|
Tweet |
Altınbaş Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İnci Oktay, Sürü bağışıklığının kazanılmasıyla kişilerin hastalarla karşılaşma olasılığının azalacağını ve hastalığın yaygınlaşma hızının da düşeceğini anlatan Prof. Dr. Oktay, şunları söyledi:
“Toplumda, sürü bağışıklığının meydana gelmesi için kaç kişinin bağışıklık kazanması gerektiği hesaplanabiliyor. Bu hesaplamalardaki en önemli noktalardan biri, hasta bir kişinin virüsü kaç kişiye bulaştırabileceğidir. Covid 19’da bu değer 2-3 kişi arasındadır. Sıkışık bir ortamda bulunmak, sosyal mesafe kurallarına uymamak, maske kullanmamak gibi faktörler bu sayıyı daha da yükseltebilir. Covid 19’da sürü bağışıklığının oluşması için, üç kişiden ikisinin bağışık hale gelmesi gerektiği tahmin ediliyor”
“AŞININ YOKLUĞU İŞLERİ ZORLAŞTIRIYOR”
Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre sürü bağışıklığının oluşması için 1-2 yıllık bir süreye daha ihtiyaç olduğuna değinen Prof. Dr. İnci Oktay, “Sürü bağışıklığının oluşmasında en önemli faktörlerden biri de aşılardır. Covid-19 ile ilgili olarak henüz aşı çalışmalarının tamamlanmamış olması, bu konuda işleri zorlaştıran faktörlerin başında geliyor” ifadelerini kullandı.
KAZANILAN BAĞIŞIKLIK NE KADAR KALICI?
Covid 19 hastalığının geçirilmesinden sonra kazanılan bağışıklığın ne kadar süre için geçerli olacağının da kesinlik taşımadığını anlatan Prof. Dr. İnci Oktay şu görüşleri dile getirdi:
“Covid-19’da, sürü bağışıklığını beklemek son derece ciddi sorunlarla karşılaşmamıza yol açabilir. Öncelikle, alınması gereken önlemlerde bir gevşeme söz konusu olabilir ki bu da hastalığın istenmeyen bir hızla artmasına, yayılmasına yol açar. Hastalığa yakalananların sayısındaki artış, sağlık hizmetlerinin taşıyamayacağı boyutlara ulaşabilir. Üstelik bu durum, sağlık personelinin karşılaştığı riskleri de artırır”
“SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINI BEKLEMEK ETİK DIŞI”
Hastalıktaki yaygınlığın devam etmesi halinde hayatın çeşitli alanlarında ciddi sıkıntıların ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. İnci Oktay şunları söyledi:
“Konunun ekonomik boyutları da, ülke ekonomilerini zorlamaya başlar ve birey ile toplum üzerinde pek çok olumsuz etkiye yol açar. Bunun yanı sıra hastalığın bazı kişilerde ağır geçtiği ve ölümle sonuçlandığını da dikkate alırsak, sürü bağışıklığı yaklaşımını benimsemek etik açıdan da pek makul görünmüyor”
