Tweet |
Çamlıca Medipol Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. M. Muzaffer İlhan, tiroit bezinin metabolizma üzerinde önemli etkileri olduğunu ve bu etkilerin tüm vücuda yansıdığını belirterek şunları söyledi:
“Bu hastalık kadınlarda erkelere göre yaklaşık 6 kat daha sık görülür. Tiroit bezinin metabolizma üzerine önemli etkileri var ve bu etkiler tüm vücuda yansır. Zehirli guatr gibi tiroidin fazla çalıştığı durumlarda çarpıntı, ellerde titreme, kilo kaybı, sinirlilik, ısıya tahammülsüzlük gibi belirtiler görülür. Bazı hastalarda aşırı hormon artışına rağmen çok silik olabilirken, bazı hastalar hafif hormon yükselmesinden bile ciddi derecede etkilenebilir.”
Doç. Dr. İlhan, zehirli guatr teşhisinin zor olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Zehirli guatrlı hastalar klinik belirtilerinin derecesine göre kolaylıkla tanı alabilir. Hatta bazı hastalar hekim tarafından kapıdan girdiği an teşhis edilebilir. Zehirli guatr tanısını kesinleştirmek için TSH, serbest T4, Serbest T3 gibi tiroit hormonlarına ek olarak, tiroit antikor düzeyleri istenebilir. Tiroit antikor düzeylerinin yüksek bulunması tiroidin otoimmun hastalığının yani bağışıklık sistemi ilişkili bozukluğunun göstergesidir.
Tiroit ultrasonografisi ile bezin görünümü ve bezde bir kitle (nodul) olup olmadığı incelenir. Eğer zehirli guatrın kesin tanısını koymada bu testler yeterli olmazsa tiroit sintigrafisi ile zehirli guatr ayrımı yapılabilir.”
İLAÇLA TEDAVİSİ MÜMKÜN
Doç. Dr. İlhan, zehirli guatr tedavisinde genel olarak 3 yaklaşım bulunduğuna dikkati çekerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Birinci tedavi yöntemi tiroit hormon düzeylerinin azaltılmasına yönelik olarak uygulanan ilaç tedavisidir. Tedavi süresi değişken olup 2 yıla kadar uzayabilir. Bu süre zarfında özellikle tedavi başlangıç döneminde hastalar ilaç dozunun ayarlanması ve ilaçların olası yan etkileri açısından 1-2 ayda bir yakından izlenmelidir. Diğer bir tedavi yöntemi radyoaktif iyot (atom tedavisi) olup ağızdan düşük dozda iyodun tiroit bezi tarafından tutulması sağlanarak tiroit bezinin fazla çalışması bir nevi söndürülür.
Bazı merkezlerde bu yöntem ilaç tedavisinden de önce birinci basamak tedavi yöntemi olarak kullanılır. Radyoaktif iyot tedavisiyle tiroidin yetmezliğe bağlı az çalışmaya girmesi yüksek ihtimaldir. Üçüncü tedavi yöntemi ise ameliyat ile tiroidin alınmasıdır. Cerrahi yöntem özellikle tiroidi aşırı büyük olan, bası bulguları olan, tiroit kanseri şüphesi olan, diğer tedavi yöntemlerine uygun cevap vermeyen hastalar için üzerinde durulması gereken bir seçenektir.”