Tweet |
Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Başhekimi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Musa Bostancıoğlu, bebekli aileleri uyardı. Deniz suyundaki minerallerin sağlık açısından faydalı olduğunu ancak bazı kurallara uyulmazsa bu durumun bebek cildi için sorun teşkil edebileceğini söyleyen Dr. Musa Bostancıoğlu, “Yazın havaların ısınmasıyla birlikte bebek ve çocukların deniz ve havuzlara nasıl ve ne zaman girecekleri ailelerin en çok sorduğu sorulardan biri. Bebekler; cilt altı yağ dokularının kalınlaşarak vücut ısısını korumaya başladığı, kafasını dik tutabildiği, yaklaşık 7 kiloya ulaştığı 4’üncü aylarından itibaren denize ve evlerindeki özel havuza girebilir. Erken doğmuş prematürelerse düzeltilmiş yaşları 4’üncü aya ulaşıp tartıları da ideal kiloya eriştiğinde suya sokulabilir” dedi.
“İDRAR YOLU ENFEKSİYONU, KULAK İLTİHABI RİSKİ VAR”
Bebeklerin deniz suyu sıcaklığı ve hijyen koşullarına karşı da çok hassas olduğunu vurgulayan Dr. Musa Bostancıoğlu, “Deniz suyu sıcaklığı 26-30 derece aralığında, hava sıcaklığı da bundan en az 3 derece yüksekse, rüzgâr yok ve deniz temizse bebekler suya sokulabilir. Bebek için genel yüzme havuzları uygun değildir, ishal, orta kulak iltihabı, mantar ve benzeri cilt sorunları, bulaşıcı hepatit, özellikle kız bebekler için idrar yolu enfeksiyonu oluşma riski vardır. Evde özel aile havuzu varsa, iyi dezenfekte edilip, iyi ısıtılmak koşuluyla bebekler havuza girebilir. Ancak unutulmamalıdır ki; temiz bir denize sokmak havuza nazaran daha doğru bir tercihtir. Havuzlarda sterilizasyon için kullanılan ozon veya klor gibi kimyasallar bebeğin cildinde hassasiyet oluşturuyorsa bebek, havuza sokulmamalıdır” diye konuştu.
“SUDA KALMA SÜRESİ YARIM SAATİ GEÇMESİN”
Su kaybının bebek sağlığı açısından büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Dr. Musa Bostancıoğlu, bu konuda ailelere şu bilgileri verdi:
"Çok sıcak ve güneşli havalarda saat 11.00-15.00 arası bebek denize sokulmamalıdır. İlla girilecekse de bebeğin başına boynu ve enseyi de örten siperlikli bir şapka takılmalı, başı ıslatılmalı ve omuz-yüz gibi açıkta kalan bölgelerine güneş koruyucu krem sürülmelidir. Riskli saatlerde 5-10 dakikadan fazla güneş altında kalınmamalıdır. Aşırı sıcakta su kaybını önlemek için bebek ve çocuklara yeteri kadar su ve sıvı gıda verilmelidir. Bebekler her defasında suda en fazla 30 dakika tutulmalıdır, zira güneş altında su kaybına maruz kalır ve vücut sıcaklıklarını uzun süre koruyamazlar."
“SUDAN KORKMASI NORMAL, ZORLAMAYIN”
Çocukların ilk dönemlerde sudan korkabileceğini söyleyen Dr. Musa Bostancıoğlu bu konuda ailelerin çocuğu zorlamaması gerektiğini ifade etti. Dr. Bostancıoğlu, çocuklara suda vakit geçirmeyi cazibeli hale getirecek önerileri ise şöyle sıraladı: “Çocuğunuz suyu sevmiyorsa; oyunla ve oyuncaklarla suda vakit geçirmeyi cazip hale getirin. Suya girdiği andan itibaren suyu sevmediyse veya korkuyorsa; zorlamayın, başka bir zaman tekrar deneyin.”
“POLYESTER KARIŞIMLI MAYO EGZAMA NEDENİ”
Bebek ve çocukları güneşin zararlı ışınlarına karşı koruduğu iddiasıyla satılan polyester ve naylon cinsi mayo, body, tişört gibi giysiler hakkında da uyaran Bostancıoğlu, “Vücudunun üst kısmı giyinik olmalı ve bu giysi suda dahi çıkarılmamalıdır. Bu giysi saf pamuktan yapılmış ince ama güneşi içeri geçirmeyecek kadarda sıkı dokunmuş bir elbise olmalıdır. Cildin sağlıklı nefes almasını engelleyen, terleten hatta egzamaya bile yol açabilen naylon ve polyester karışımlı kıyafetler giydirilmemelidir. Çocuklar için üretilen UV filtreli mayolar kullanılabilir. Yüzü, gözü, boynu ve enseyi güneşten koruyacak genişlikte siperlikli şapka takılmalıdır. Çocuklar da güneş gözlüğü takabilir ama gözlüğü taşıyabilecekleri olgunlukta ve bunun sorumluluğunu alabilecekleri bir yaşta olmaları gerekli. İşportadan gözlük almayın, UV ışınlarına karşı yüzde 99 korumalı gözlükleri tercih edin’’ bilgisini verdi.
30 FAKTÖRLÜ GÜNEŞ KREMİ YETERLİ
Dr. Musa Bostancıoğlu güneş kremleri ve yüksek koruma faktörüne de değinerek şunları söyledi: “50 faktörlü güneş koruyucu kullanmanız gerekmez. 30 faktörlü güneş kremi yeterlidir, zira 30 faktörlünün koruyuculuğu yüzde 95 iken 50 faktörlünün koruyuculuğu ise yüzde 97’dir. Sadece yüzde 2 fazla koruma için daha kimyasal maddeyi çocuğa sürmenize gerek yok. Güneş koruyucunun etiketini okuyun; '’paraben free'' -''parabensiz'' ifadesi olanı tercih edin. Oxybenzone, avobenzone, diethylamino hexyl benzoate gibi kimyasal filtreli güneş koruyucular uzun vadede hormonal yan etkiler gösterebileceği için tercih edilmemeli. Çinko oksit/titanyum dioksit gibi mineral bazlı fiziksel koruyucular içeren sürüldükten sonra vücutta beyaz bir tabaka bırakan, nano partikül içermeyen güneş kremleri kullanılmalı.
Bu kremler suya her girdiğinde tekrar sürülmeli, yüzme, duş, terleme, havluyla kurulanma sonrası yenilenmelidir. Alerji yapmayan, parfümsüz, kokusuz olan suya dayanıklı, en az 15 en çok 30 SPF koruma faktörlü krem, losyon ya da sprey formunda bir güneş yağı tercih edilebilir. Hem UVA hem de UVB ışınlarından koruyan geniş spektrumlu bir güneş yağı olmalıdır. Bir önceki yıldan kalan güneş kremleri kullanılmamalıdır. Güneş koruyucular ilk olarak dışarıya çıkmadan en az 15 dakika önce sürülmeli denize veya havuza girildikten sonra 2 saatte bir tekrarlanmalıdır. Hava bulutlu dahi olsa, güneş yağı kullanmalıdır. Çünkü bulutlar cilde zararlı olan UV ışınlarını, engelleyemez. Yeterince bilimsel çalışma olmadığından 6 ayın altındaki bebeklerde güneş yağı kullanımı önerilmemekle birlikte; güneşe çıkılmışsa, sadece kıyafetten arta kalan bölgelere güneş koruyucu ince bir tabaka halinde sürülebilir. Eğer bebek güneş yanığı olduysa, etkilenen bölgelere soğuk kompres yapılabilir, güneş sonrası kremleri sürülebilir.”
“SİMİT TEK BAŞINA YETMEZ, CAN YELEĞİ GİYDİRİN”
Çocuk ve bebekleri suda bekleyen en büyük tehlikenin boğulma olduğunun altını çizen Bostancığlu, “6 aydan küçük bebekler refleks olarak nefeslerini suyun altında tutabilirler, yani su yutmazlar. Altıncı aydan sonra bu yeteneklerini, kaybederler,kolayca boğulabilirler. Can simitleri, kolluklar, deniz yatakları veya diğer yüzmeye yardımcı cihazlar aileler için yalancı bir güvenlik duygusu oluştururlar. Ancak çocuğun simitten veya yataktan kayması anlık bir olaydır. Bebekler ve çocuklara suyun içindeyken de etrafında oynarken de suya düşme riskine karşı can yeleği giydirilmeli ancak bu önlemlerle birlikte anne ve babalar gözünü sudaki çocuğundan ayırmamalıdır” dedi.
PLAJDA KORONAVİRÜS KURALLARI
Dr. Musa Bostancıoğlu tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi kurallarını da hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı: “Karada geçerli olan kurallar suda da geçerlidir. Su yutmakla veya sudan deriye bulaşmayla koronavirüsün geçmediği görüldü. Hijyene her zamankinden daha çok dikkat edilmeli. Sudan çıkınca duş aldırılmalı, eller alkol bazlı sprey veya sabunlu su ile sık sık temizlenmelidir zira cilde bulaşmış virüsün elle ağız, burun ve göze dokunulduğunda vücuda girme riski her zaman vardır. Islanan maskenin koruyuculuğu kalmayacağından suda takmak gereksizdir ancak havuz veya denizde de sosyal mesafe kuralına kesinlikle uyulmalıdır.”